30 Ekim 2010 Cumartesi

AŞKA DAİR NACİZANE YÜREĞİMDEN ARMAĞANDIR SİZLER....TÜM AŞK I BİLMEK İSTEYENLERE

uzaktan gördüm önce
yaklaşamazdım,yapamazdım
beni görme riskini göze alamazdım
evet inanması zor biliyorum
ama tam bir yıl oldu biz ayrılalı sevgilim
ve tam bir yıl oldu kendimi kaybedeli
derviş mi dersin yoksa seyyah mı bilmem
ama durduğum yerde duramaz oldum
sende kaybettiğim beni yollarda arar oldum
ve ne hikemettir ki,
her yol sana çıktı sevgilim
başlarda öldüm sandım aslında
sanki ruhum ayrılmış bedenimden,tepesinden izliyor olan biteni
insanlar gördüm başucumda
doktorlar,ailem,arkadaşlarım
hani bir sen yoktun
bedenimi sarsanlar,geceler boyu başımı bekleyenler,derdimi anlamaya çalışan hekimler bide
yok yok kesin öldüm ben diyordum o  zamanlar
öyleyse neden ruhum sıkışıp kalmıştı ki böyle bi başına
günler haftalar böyle aktı gitti
ölü bir bedenin gölgesinde,yalnızlığı mesken edinip bir sana susayan kayıp bir ruhtum o günlerde...
Bir gün apansız uyandım,gözlerimi açtım ve ilk senin adın döküldü dudaklarımdan
sanki yeni doğmuş bir bebek gibi şaşkın
aynı zamanda ölmek üzere olan yaşlı bir insan gibi yorgundum...
yemek yemeği,su içmeyi,uyumayı ilk kez öğreniyordum
ve ayaklarımda derman yoktu
bıraksalar emekliycektim hani o derece
sürekli takılan eski bir film gibi parça parça döndü anılarım
hatırladıkça ürküyordum çünkü boğuyordu beni ;seni anımsamak
ve anımsadıkça,biraz daha yitiriyordum benliğimi
ben kimdim?
ya da nerde kaybetmiştim kendimi?
peki ya sen
nerdeydin,nasıldın
sende farkındamıydın yokluğumun acaba
böylece peşine düştüm hem senin,hem aşkın en çokda kendi peşime düştüm...
insan bir kez ölür derler
derler demesine de
o öyle değil işte
insan dediğin bir garip gül gibidir
ölür ölür bir gün gelir canlanıverir
ve sonra yine ölür...
sanaydı yollarım bilirim
ve sendin kendimi unuttuğum,karanlık kuytularında
buldum seni
ama keşke bulmasaydım
Allah biliyo ya
suçu yok kimsenin
dil varır mı meleğe beddua etmeye...
uzamıştın sanki ve birazda kilo almıştın
oysa hep zayıflıycam derdin
hele yanındaki o güzellik
ahu destanı sanki dillere
yüzün gülüyordu
önce gözlerime düştü bir kor
sonra  alev aldı,cayır cayır yaktı yüreğimi
ellerim titredi
düyüm düyüm oldu sözcükler
boğazıma takılan  bir lokma gibiydin
yutkunamadım,feryadım koptu sessizliğimde
duymadın aşkımmm,duyamadın
şimdi hatırlıyorum kendimi
demiştim ki bi gün
'unut' deme
seni unutursam bir ben kalırmı geriye?'
arkanı döndün
kalakaldım olduğum yerde
oysa kaçmalıydım
tanımamalıydın beni
yapamadım
mıh gibi çakıldım
arafın perdesi aralandı
sendin cennetim,ve cehenneme daldı gözlerin
bi şaşkınlıktır büyüdü bakışlarında
bi an afalladın
gözlerin gözlerime değdi
bir kez daha ölüyorum sandım
ama ölmeye bile mecalim yoktu ki
zaman durdu
ahu güzeli sus pus yanında
elini bıraktın
bana doğru yürümeye başladın
10 adım ya var ya yoktu aramızda
attığın her adım kalbime ok gibi indi
yanıma geldin durdun
gözlerini bir an bile kaçırmadın ya
helal olsun
ilk kim konuşucak talşı başladı içinde
sonra dayanamadın
'nasılsın'diye sordun
bi garip bakış attın baştan aşağı
'çok zayıflamışsın'dedin
zayıflamışmıydım gerçekten
çok mu kiloluydum eskiden
saçlarım ne renkti
konuşmak istedim
ama nafile
ağzım dilim lal
arkada ahu gözlü bir pınar
zar zor gülümsedim
cılız bir sesti çıkan ağzımdan
hece hece de olsa döküldü bir kaç kelime dudaklarımdan
'güzel kız ' dedim
ağlamaklı oldu,gözlerimi doldu ne
'nerelerdeydin 'dedi
'buralardaydım'
'seni çok aradım'dedi
'bende dedim bende kendimi çok aradım,buldumda sonunda ,kendi gözlerime bakıyorum şuanda
ama pek bişey kalmamış benden geriye'
'ne demek o ' diye sordu
sustumm
ağzıma tuzlu su tadı geldi
istanbul burası heralde deniz havasındandır dedim
elimin tersiyle sildim dudaklarımı
'ağlıyosun' dedi
ağlıyormuydum?
yanaklarımda ki serinlik bundan dı demek
sustumm
bi ses duydum derinden
'seni bekliyor'dedim 'bekletme '
bu defa sen sustunn
kız ısrarla seslendi arkandan
arkanı döndünn
bana ilk sırtını dönüşün değildi bu
ama her defasında ilk gibi yakıyor canını lanet sancı
'bir dakika verirmisin bana 'diye sordun 'hemen gelicem.'
koşar adımlar gittin kızın yanına
teaşlı telaşlı anlattın beni
ne dedin acaba
eski bi arkadaş
öylesine biri
yada belki birazcık olsun kaldıysa benden bir parça içinde
belki belkide
eski sevgilim dedin
dayanamadım dayanamzdım
yürüyüp kaçmak
gidebildiğim
kadar uzağa gitmek istedim
vuslata demir atmış ağar ve eski bir gemi gibi çakıldım kaldım olduğum yere
ayaklarım kaldıramamış olucakki artık yükünü
yığıldım sırtüstü
gözlerim karardı
içimden tek bişey diledim
bir kez son bir kez göriyim yüzünü
anladım ki ölüyorum
bu defa terkediyorum bu dünyayı temelli
öksürmeye başladım
bişey boğuyodu beni
kandı bu ya
kanın tadı dilimdeki
kalabalığın seslerini duyuyordum duymasına
ama konuşmaya ne hacet bu saatten sonra
biri elimi tuttu
sıcaklığından tanıdım sendin
feryat figan bağaranda sen olmalıydın
elini sıktım son bir güçle
ve son bir gayretle araladım gözlerimi
gözlerim gözlerine değdi
alev aldı kirpiklerimiz
yangınında kavrulduk yitik bir aşkın
o an ikimizzde tek bir saniye için öldük belkide
sevmiştin ya
buna inanmak istedim ben
sevmiştin beni
ve tıpkı dilediğim gibi
ölürken
senin avucundaydı ellerim
elvada sevgilim
geride kalan yüreklere sığın bundan böyle
son kırıntısıda benliğimin
uçup gimek üzere
elveda sevgilim
armağan olsun yüreğim siz gençlere
anlatılsın dilden dile
destan olsun sevdam siz aşkı bilmeyenlere
ölüm değil beni alan
küçük bir kuşun yüreğinde
unutulan sevdaların günahlarından kanatlandım ben
benim cennetim yeryüzünde
o gelene dek
beklerim ben derin bir uykuda
bazı bazı hissederseniz yağmuru,gözyaşlarınızın tuzuyla karışık yüzünüzde
bilin ben damlıyorum,aşk damlıyor bulutlardan üstünüze
elveda sevgilim
ve bu şiir sevipte kıymet bilmeyen,bilemeyen tüm aşkı tanımayan siz evet siz lere...

29 Ekim 2010 Cuma

HER KADINA NASİP OLMAZ ASKER YOLU BEKLEMEK...

Asker yolu beklemek derler ya,hani her kadına nasip olmaz asker yolu beklemek...Önceleri yol hazırlıkları yapılır o gitmeden bir ay önce başlar telaş,kur an ı okunur,dualar edilir,alışverişi yapılır ,yavaş yavaş vedalar başlar sonra.Oysa siz öylece izlersiniz olan biteni,ürkek bir kuş misali korkarsınız bu hazırlığa yaklaşmaya,açıklardan izlersiniz;gözünüz dalar,gözünüz dolar,boğazınıza takılır kelimeler,yutkunamazsınız bile...Hey hattt evet gidecek kabullenmek en zor aşama sanırsınız ama değildir asıl zor olan gittiği andan itibaren onunla birlikte günleri saymaktır,o bilmez ama siz saatleri bile saymaya başlarsınız...Gittiği anı silemezsiniz gözlerinizden,otobüsü uzaklaşır ,herkes konuşmaya başlar,dilekler söylenir,Allah sağsalim kavuştursun cümleleri ilişir kulağınıza ama duyamazsınız ki.Gözleriniz otobüsün arkasına takılmıştır bikere,zaman durmuştur sizin için,aklınız almaz gidişini sanki bi an arkanızdan seslenicek ya da boynunuza sarılıcak gibi hissedersiniz,kendinizi kaybetmişsinizdir gidişinde,artık boş değilmidir gece,ya da gün doğacakmıdır saatler sonra...Ne fark eder ki o gitmiştir bi kere.Annesi dokunur omzunuza 'hadi' der 'hadi kızım ' ayıptır belki ama dayanamaz boynuna atarsınız kendinizi,istemsiz süzülür yaşlar yanaklarınıza,şuurunuz yerindedir evet ama ya kalbiniz oda çıkmamışmıdır uzun yolculuğa sevdiğinizle.
Kapalı bir kutuya dönüverirsiniz dışarı çıkmak gelmez içinizden bi süre yemek yiyemezsiniz,telefon elinizde,gözleriniz telefonda kilitlidir;ne iş ne arkadaş ne de başka bişey düşünemezsiniz,varsa yok sa o dur aklınızda ki ASKERİNİZ,YÜREĞİNİZ...Ha aradı ha arıycak bazen günlerce haber alamzsınız,ne yer ne içer,nerde yatar,üşüyormudur acaba,ya da sizi düşünüyormudur şimdi...Bi süre sonra kendinizi toplasanız da özleminiz azalmaz gittikçe artar,birlikte gittiğiniz yerlere gidersiniz bir bir,her an her yerde onu görür,onu hayal eder,onu düşünürsünüz...Zaman hiç bu kadar yavaş akmamıştır.
Bir ya da belki 2 ay sonra aileniz baskı yapar dışarı çıkmanız için hani annedir dayanmaz yüreği çıkıp hava almanız için ısrar ederler,onları üzmemek için çıkarsınız bi gün,arkadaşlarınızla buluşursunuz tabii telefon elinizden hiç düşmez,önce çekingen sorular başlar sevgilinizi sorarlar size,gözlerinizi kaçırarak cevaplarsınız,hüznünüzü görsün istemezsiniz karşınızdaki 'asker o' dersiniz.Sonra bi anda durmadan ondan bahsettiğinizi farkedersiniz.Arkadaşlarınız sıkılmıştır oflamar poflamalar başlar.Ee malum kimse anlayamaz sizi,bu sizin yükünüzdür,paylaşamazsınız ki,ateş düştüğü yeri yakar derler ya doğrudur.Bi sizin yüreğiniz yanar göremezler,hissedemez kimse.Saatler geçer patavatsız arkadaşlarınız sizin toz konduramadığınız aşkınıza dil uzatırlar 'askerlikte neymiş çok büyütüyosun','15 ay beklenir mi delimisin sen','hem kimbilir o oralarda hangi kızları bulmuştur sende burda derdine yan','amannnn boşver be kızım gider gelir işte büyütüyosun'...vs vs.
Siz ki öyle sakin öyle sabırlı bir insandınız,noldu bana diye sorarsınız kendinize;sonra sinirleriniz gerilir beklenmedik ani tepkiler verirsiniz.Bir anda nefret edersiniz arkadaşlarınızdan bağarır,çağarır,kendinizi sokağa atarsınız alel acele.Onlar  kimdir ki sizi böyle yargılayabilir ve siz onları kim sanıyorsunuz ki sizi anlayabilsinler...Böylece dışarı çıkmalar başlamadan biter.İşten eve evden işe gitmeye başlarsınız,günler böyle akar  gider 15 ay öyle ya da böyle bitecektir,ama sevginiz gün geçtikçe artacaktır.Korkmayın siz geçmiyo sansanızda zaman geçer...Ve bir gün ona yeniden kavuşursunuz...Sabır ve duayla...

AŞK YAKAR TEKRAR TEKRAR YA DA BİR KEZ ZİRA SEN ÇOKTAN ÖLMÜŞSÜNDÜR!

aşk yakar,çıra gibi yanarsın koynunda.avuçlarını yüzüne kapatır,alevlerinden koruduğunu sanırsın kendini,ama kalbin açıktadır,ilk ordan başlar kor alev almaya,çığlık atarsın,kimse duymaz seni,zira sen çoktan ölmüşsündür,geçmişin gölgesinde...unututrsun,unuttuğunu sanırsın,ama yaramz bi çocuk gibi peşindedir geçmişin,hani o aşk var ya hani o çok sevdiğin sevgili var ya perdesini araladığında alevlerin,gözyaşından örülü bir duvar gibi çarpar geçmişin yüzüne,söyle dersin,susma konuş ey sevgili,bu kadar mı sevdin beni, ne kadar sevdin,konuş bu kadar mı,sayamadığın yıldızlar bittimi,sonumu geldi çöllerde ki kumların,ya martılar fırtınalı deniz de termi ettiler sevdalarını,mavi sularını,  susma ben gözyaşlarımdan örerken bu geceyi ufuklarda,sen rüyanda ayırırmısın ellerini gözlerimden,ey sevgili  ne kadar sevdin,söyle ne kadar;bibaşıma taşırken bu kahroluşu söyle sen ne kadar yandın,iiçin cız ettimi sesimi duyarken,ya gözlerin ,doldumu uzaklara dalıp,dudakların aralanmaz oldumu seninde nefesin kesildi mi sevdiğine,seninde yüreğin titredimi ya rüzgar çarptıkça başın döndümü yalnızlığına,gecenin ıssızlığında üşüdün müsende,sende özledinmi affettinmi,söyle sevgili affedecek kadar sevdin mi,ne kadar söyle...

YOKLUĞUNDA SENİ YAŞAMA ŞEKLİM

ölmedim dedim ya  ölemem
ve ölemediğim her saniye
can çekişen yüreğim bedenime inat çırpınır gözlerimde
 sanırmısın ki yaşıyorum
 ben yaşamla ölüm arasında sıkışıp kaldım
 her gece yeniden ölüp her sabah sana doğuyorum yine
 ağzım dilim lal oldu da bir seni anlatıyorum kendime
unutamam diye bişey yok unuturum elbet
 ama unutmamalıyım sevdiğim
 gözlerini gözlerimden silersem nasıl hatırlarım gülüşümü
 yada ellerini hatırlayamazsam nasıl anımsarım ellerimi
 sesini unutursam adımı nasıl hatırlarım söyle
 seni unutursam ben kalırmı geriye...
 kendimi kitaplara verdim
her sayfada seni okuyorum
 her karakter sen oluyor zihnimde
 bu benim ,yokluğunda, seni yaşama şeklim
 şimdi gidiyorum tıpkı sana söz verdiğim gibi
 hiç olmamışım gibi çıkıyorum hayatından
 numaram değişti artık bi facebook um yok
adresimde aynı değil,taşındım
 üstelik ankara da bile değilim artık
 sanki hiç olmamışım gibi...
 nereye gittin diye sorma
 her şehirde seni arıyorum
 şimdi sevgilim senden son bir şey istiyorum
 ben unuttum kendimi,bir sen kaldın geriye
sende unut beni,arama,sorma
seni sevdiğim kadar sev kendini
 çünkü ben seni çoooookk sevdimm be eşek gözlüm
hadi bakalım gitme vakti
iyi bak kendine
 şimdi ölme vakti saat geceyarısı
iyi uykular sevdiğim.... 

SİL BAŞTAN

bu gece zaman durdu
 ben durdurdum
yelkovanla akrep düşman bu gece
bu gece doğan güne inat
 sıkı sıkıya sarıldım kendime
öyle sıkı tuttum ki avucumda anılarım
ve yüreğimdeki siz...
artık nicesiniz,nesiniz,nerdesiniz
koca bir boşlukmuş meğer yüreğimi dolduranlar
tek tek alıyorum sizi içimden
tek tek azaltıyorum anları
ve birden bomboş kalıyor ruhum
hayır hayır ağlamıyorum
ve ölmek değil niyetim
ben öldüm bir kez
bu kadarı yeter
şimdi yeniden doğma zaman
ve kendime gebeyim işte
yeni bir ben doğurmaya
bitmedii
yeni başlıyor
şimdi gülme zamanıdır
arkama dönmemek uğruna doruğundayım acıların
ve sizleri yokuş aşağı bıraktım kayalıklardan
dağların eteklerinden yükselen ben olucam şafak vakti
güneşin yanı sıra doğucam bende batmamak üzere birdaha
turuncu ve kırmızının ahengi içinde tek renk ama rengarenk bir ruhla
şimdi yaşamak vaktidir
mutlu olmak,sevilmek bir yana sevmek vaktidir
,en çok da kendimi
hoşgeldin gelecek
hoşgeldim...